Doğu turlarının hemen hemen her noktasında karşımıza çıkıverirler.
Kaçınılmaz tesadüftür. En küçüğü altı, en büyüğü on yedi yaşında olanıyla karşılaşmak
Rehber çocuklar, ayaklarında eski ve yırtılmış ayakkabılarla taşların üzerinde tüm gün yürürler.
Ören yerlerinin belgesiz veya yetkisiz ama kendince bilgili! Çocuk işçileridir.
Yaşama tutunabilme sevdasıdır.
Ben buradayım deme çabası belki de varoluşunu arayış.
Bilinmez, Kim gönderir? Niye gelir? Ama kuşaklar değişse de hep aynı yüzler oradırlar.
Büyük bir cesaret ve özgüven ile ‘Abi veya abla size bu kalenin tarihini anlatayım mı diyen küçük dudaklardan çıkan ısrarcı kelimelerle grubumun peşi sıra ardından hep bizi takip eder dururlar.
Yanında kokartlı rehber varmış veya gruba o anlatacaktır ya da otobüste anlatmıştır falan filan umursamazlar. Onlara göre oraların yegâne sahibi ve yetkilisi onlardır.
Bazı kokartlı rehberlerin bu durum pek hoşuna gitmese de bölgeye uzun zamandır gelmeyen bir rehber için se bu çocuklar birer cankurtarandır.
Karış karış gezdiriverirler evvel Allah.
Birçoğu, antik bölgenin tarihini dört dilde anlatıyorum diyor. Çocuklarda özgüven fazlasıyla vr.
Kokart, Tureb, Tursab vs. hiç birinin adı sanı geçmez, tek resmi gerçek olabildiği kadar cep harçlığı.
Kapıdan kovsan bacadan girerler deyim yerindeyse.
Çünkü kimse terör korkusundan bölgeye gelmezken onlar hep oradaydılar.
Okuldan kaçmak uğruna bile olsa amaçları sadece biraz cep harçlığıdır ya da eve ekmek götürmek
Yıllardır rehbersiz bilgi panosuz kısacası yalnız kalmış doğu illeri ören yerlerinin gönüllü birer kültür elçileridir bu işçi çocuklar. Müzenin yetkili yetkisizleridir. Karışanı onlara hal hatır soranı olmaz.
Onlara, Mardin Kasımiye medresesinde, Ulu camii de, Dara harabelerinde, Urfa Balıklı göl de, Diyarbakır Cahit Sıtkı Tarancı müzesinde, Hasankeyf’te rastlamak her daim mümkündür.
Anlattıkları ezber de olsa ne söylediklerini aslında kendileri de bilmese de belki de kültürlerine en çok yaklaştıkları ve batı ile en çok kaynaştıkları andır o an.
Batıdan gelen turistler, çocukları anlamak ve tanımak adına bile olsa dinler o ezber cümleleri.
Yılların yorgunu antik taşların arasında görünmeyen bir barış diyalogu ve sevgi köprüleri kurulur.
Hedef gelen konuğun cebindeki on veya beş lira olsa da her iki tarafta hoşnuttur halinden
Doğu ve batı arasında kurulan o sıcak dostluk ve kardeşlik köprüsünden.
O yoksul çocuklar aslında o antik kale ve sit alanları sayesinde hayata tutunmaya çalışıyorlar.
Yoksa Cahit Sıtkı Tarancı nın tüm şiirlerini ezberlemek ile kim uğraşır? Hele 14 yaşında iken.
Fakat çocuklar arasında çok iyi huylular olabileceği gibi kötü alışkanlıklara doğru yönelenler olabiliyor.
Özellikle Balıklı göl civarında bu tür çocuklar bazı kolay yoldan para kazanmak isteyen kurnaz esnaf tarafından hanutçu olarak kullanılıyor ve tüm gün alanda dolaşarak bölgeye ilk kez gelen turistleri veya rehberleri pahalı ürünler satan dükkânlara çekmek için araç olarak kullanıyorlar.
Fiziksel anlamda gelişmiş ergenlik çağında olanları ise farklı amaçlarla gruptaki bayanlara yaklaşmaya çalışıyorlar ki bu rehberler ve acenteler açısından kabul edilemez rahatsız edici bir durumdur.
Ayrıca bu çocuk işçiler kokartlı rehber kullanmak istemeyen korsan firmaların veya kurumların maşası olarak kaçak turlarda kullanılmakta ve kokartlı rehberlerin kazançlarına darbe vurmaktadırlar.
Bu tür girişimler nedeniyle bu çocuklar bir süre sonra kendilerini gerçek bir rehber sanmakta ve yasadışı işlere yönelerek belediye zabıtası ve kolluk kuvvetleri ile karşı karşıya gelmektedirler.
Ne olursa olsun doğuda her noktada önümüze çıkan çocuk rehber işçilere sahip çıkmak zorundayız.
Nasıl mı? Öncelikle diyalog kurarak yani onları kırmadan, ruhlarını örselemeden sadece dinleyerek.
Bölge de barışı sağlamanın ilk yolu genç kuşakları kazanmaktır Batı ile doğu arasında ancak bu şekilde köprü kurulur.
Çünkü bu çocuklar geleceğin potansiyel bir kültür elçisi, arkeoloğu veya kokartlı rehberi olabilirler.
Mutlaka bulundukları ortamdan yani tarihten, sanattan, arkeolojiden etkileneceklerdir ve şansları da yaver giderse okuyacaklar ve diplomalara sahip olacaktır.
Artık internet çağında olunması nedeniyle sanal eğitime ve bilgiye ulaşmak kolaydır bu nedenle eğitimde fırsat eşitliği artmıştır. Hayat sürprizlerle doludur.
Sizlere önerim, bu çocuklara bir miktar cep harçlığı vermektense kitap ve defter verelim, dilenci olmasınlar, kolayca paraya ulaşmasınlar derim. Emeğin ve zor kazanmanın değerini öğrensinler.
Yeni veya az kullanılmış giysi ve ayakkabı getirelim ve hediye edelim.
Zekâ geliştirici ve puzzle türü hediyeler verelim.
Kullanmadığınız ikinci el bilgisayar veya I pad türü elektronik eşyaları hediye edelim.
Tüm bunları yaparken bir tek şartla yapalım.
Derslerden geri kalmak, ödev yapmamak ve en önemlisi okuldan kaçmak yok.
Çünkü çocuk rehberlerin yarısı okuldan kaçarak alanlarda turistlerden para koparmaya uğraşıyorlar.
Bunu kolay para kazanma yöntemi olarak birbirlerinden görerek benimsemişler gibi görünüyorlar
Bu da bizim onlara sadaka verir gibi para vermemizden kaynaklanıyor.
Evet, sorun şudur ki kolay para kazanmaya alışıyorlar ve çocuklar için okula gitmek ve eğitim anlamsızlaşıyor.
Eğer doğu turlarına giderseniz sizler de bu çocuklara gülümseyin, onlarla konuşun ve onları dinleyin.
Unutmayın onlar hep orada olacaklar.
Ben küçük meslektaşlarıma hep selam veriyorum ve onları önemsiyorum.
Belki de, o tarihi kaleyi onlardan daha çok kimse sevemez.
Yorum Yap
Bu Yazı İçin Yapılan Yorumlar